DEPRESYON

DEPRESYON

Depresyon çoğu zaman dışarıdan görülmez. Gözle görülebilen bir yara gibi değildir. Kanamaz, şişmez, bandajla sarılmaz. Ama içten içe acıtır. Zihni, bedeni, ruhu ağırlaştırır. İnsanı hayattan uzaklaştırmadan, hayatın tam içindeymiş gibi hissettiren bir uzaklık yaratır.
Danışanlar bazen şöyle der:

“İşime gidiyorum, konuşuyorum, gülüyorum bile. Ama içimde bir şey eksik. Sanki içim boş.”

Depresyon sadece üzgün olmak, ara sıra ağlamak ya da kendini kötü hissetmek değildir. Çok daha sessiz, çok daha yaygın ve çok daha derin bir tükenmişliktir. Ve çoğu zaman kişi bunun farkına bile varmaz. Çünkü depresyon, zamanla gelir. Küçük duygusal kırılmaların birikmesiyle, ertelenmiş yorgunlukların çökmesiyle, bastırılmış duyguların taşıp da çıkacak yer bulamamasıyla.

İçsel Hissin Tanımı Zordur

Depresyon yaşayan bir kişi genellikle duygularını kelimelere dökmekte zorlanır. Çünkü bu his tanımlanabilir bir acıdan çok, bir tür boşluk gibidir. Yorgun ama nedenini bilmeyen bir beden, dolu ama bir türlü taşamayan bir zihin, sessiz ama içeride bağıran bir ruh hali…

Danışanların seanslarda sıkça dile getirdiği cümlelerden bazıları şunlardır:

  • “Hiçbir şey yapmak istemiyorum, ama hiçbir şey yapmamaya da dayanamıyorum.”
  • “İnsanlarla birlikteyken de yalnız hissediyorum.”
  • “Sanki hayata biraz uzaktan bakıyorum. İçinde değilim.”
  • “Uyanıyorum ama neden uyandığımı bilmiyorum.”

Bu cümlelerin ortak noktası; yaşama karşı duyulan bağın zayıflaması, anlamın kaybı, hissizliğin yoğunlaşmasıdır.

Depresyonun Psikolojik Yüzü

Depresyon, sadece bir duygu durumu değildir. Aynı zamanda düşünce ve davranışları da etkileyen çok katmanlı bir yapıdır. Kişinin kendine, çevresine ve geleceğe dair bakışı yavaş yavaş kararır.

Depresyon sırasındaki tipik içsel deneyimler şunlardır:

  • Kendilik değeri düşer: “Ben zaten hiçbir şeyi başaramıyorum.”
  • Gelecek umutsuzlaşır: “Bundan sonra hiçbir şey iyi olmayacak.”
  • Sosyal dünya anlamsızlaşır: “Kimse beni gerçekten anlamıyor.”
  • Zihinsel enerji düşer: “Kafam çalışmıyor, hiçbir şeye odaklanamıyorum.”
  • Fiziksel yavaşlama başlar: “Sürekli yorgunum, basit şeyler bile gözümde büyüyor.”

İşte bu düşünce-duygu-davranış üçgeni içinde kişi fark etmeden kısır bir döngüye girer. Bir şey yapmak istemez çünkü enerjisi yoktur. Enerji kaybettikçe kendine öfkelenir. Öfkelendikçe daha çok içe çekilir. Ve bu döngü giderek yaşamdan kopuşa neden olur.

Belirtiler Herkeste Aynı Olmayabilir

Depresyon herkeste aynı şekilde görünmeyebilir. Bazı insanlar daha çok duygusal belirtiler yaşarken, bazıları fiziksel semptomlar üzerinden depresyonu deneyimler. Bu nedenle fark etmek zor olabilir.

Yaygın belirtiler şunlardır:

  • Sabahları uyanmakta zorlanma
  • Gün içinde hiç geçmeyen yorgunluk hissi
  • Daha önce zevk veren şeylerden uzaklaşmak
  • Konsantrasyon bozukluğu, karar verememe
  • İştah ve uyku düzeninde bozulmalar
  • Sosyal ilişkilerden kaçınma
  • Kendine yönelik suçluluk, değersizlik düşünceleri
  • Umutsuzluk
  • İleri düzeyde, ölüm düşünceleri

Bu belirtiler en az iki hafta boyunca devam ediyorsa ve işlevsellik azaldıysa, depresyon tablosundan söz edilebilir.

Depresyonun Kökeni: Neden Bu Hale Geldim?

Depresyonun oluşma süreci birçok faktöre dayanabilir. Tek bir nedeni yoktur. Bazen bir tetikleyici olur: bir kayıp, ayrılık, travma ya da iş stresi. Ama bazen hiçbir açık neden yoktur. Kişi hayatında her şey “yolunda” gibi göründüğü halde kendini kötü hisseder. Bu, depresyonu yaşayan birçok kişide suçluluk yaratır.

“Her şeyim var ama mutlu değilim. Demek ki bende bir sorun var.”
Hayır. Bu duygu, içsel kaynakların tükenmesiyle ilgilidir. Ruhun susmasıdır. Ve susan yer konuşmayı bekliyordur.

Depresyonun altında sıklıkla şu psikolojik temalar yer alır:

  • Bastırılmış öfke ya da üzüntü
  • Görülme ve anlaşılma ihtiyacının karşılanmaması
  • Yetersizlik, onaylanma ve sevilme çabası
  • Aşırı sorumluluk yüklenme ve ihmal edilen benlik
  • Uzun süredir bastırılan ‘kendine ait olamama’ hali

Bu temalar fark edilmediğinde, kişi giderek kendi ihtiyaçlarını unutur. Başkalarının beklentilerine göre yaşar. Ve bir gün zihni, ruhu ve bedeni buna “dur” der. İşte depresyon, çoğu zaman bu “dur” sinyalidir.

Terapi Sürecinde Neler Olur?

Depresyon tedavisinde hızlı çözümlerden çok, derinleşerek anlaşmak esastır. Terapist, danışanın o sessizliğinde kalabilmeli, onunla birlikte orada oturabilmelidir. Çünkü bazı acılar anlatılmaz; sadece yanında durulması gerekir.

Terapide şu süreçler desteklenir:

  • Kişi duygularına yeniden ulaşmaya başlar
  • Bastırdığı ihtiyaçlarını tanımaya başlar
  • Kendine daha yumuşak bir sesle yaklaşmayı öğrenir
  • Değişmek zorunda olmadan, önce anlaşılır
  • İçsel kaynaklarını tekrar hatırlamaya başlar

İyileşme, küçük değişimlerle gelir. Bir gün daha iyi uyanmak, bir kahveyi keyifle içmek, birini aramak istemek, bir düşünceyi fark etmek… Bu küçük anlar, zihnin yavaş yavaş yeniden renklenmeye başladığının habercisidir.

Depresyon, insanın kendinden uzaklaştığı bir yoldur. Ama o yolun sonunda yeniden kendine yaklaşmak da mümkündür.
Bir süreliğine yavaşlamak, hiçbir şey yapamamak, sadece durmak bir “eksiklik” değil; bir yeniden yapılanma alanı olabilir.

“Hiçbir şey hissetmiyorum” cümlesi bile bir duygunun çağrısıdır. Ve duyulmayı bekliyordur.

Depresyon yalnızca bir boşluk değil, içindeki sesi duymaya başlayanların ilk durağıdır.

Bu gönderiyi paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Whatsapp
Hemen Arayın
× Whatsapp